NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَحْمُودُ
بْنُ خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
الْفِرْيَابِيُّ
حَدَّثَنَا
الْحَارِثُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
حَدَّثَنِي
كُرْدُوسٌ
عَنْ
الْأَشْعَثِ
بْنِ قَيْسٍ
أَنَّ
رَجُلًا مِنْ
كِنْدَةَ
وَرَجُلًا
مِنْ
حَضْرَمَوْتَ
اخْتَصَمَا
إِلَى النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي أَرْضٍ
مِنْ الْيَمَنِ
فَقَالَ
الْحَضْرَمِيُّ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّ
أَرْضِي
اغْتَصَبَنِيهَا
أَبُو هَذَا
وَهِيَ فِي
يَدِهِ قَالَ
هَلْ لَكَ
بَيِّنَةٌ
قَالَ لَا
وَلَكِنْ أُحَلِّفُهُ
وَاللَّهُ
يَعْلَمُ
أَنَّهَا أَرْضِي
اغْتَصَبَنِيهَا
أَبُوهُ
فَتَهَيَّأَ
الْكِنْدِيُّ
لِلْيَمِينِ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَقْتَطِعُ
أَحَدٌ
مَالًا
بِيَمِينٍ
إِلَّا لَقِيَ
اللَّهَ
وَهُوَ
أَجْذَمُ
فَقَالَ
الْكِنْدِيُّ
هِيَ
أَرْضُهُ
Eş'as b. Kays (r.a)'den
rivayet edildiğine göre;
Kinde ve Hadramevt'den
olan iki adam, Yemen'deki bir arazi konusunda Rasûlullah (s.a.v.)'in huzurunda
davalaştılar. Hadramlı:
Ya Rasûlallah! Benim
arazimi bunun babası gasbetti. O, (şu anda) bunun elindedir, dedi.Rasûlullah
(s.a.v.):
"Delilin var
mı?" buyurdu.
Hayır, fakat o'nun; o
arazinin benim olup, babasının benden gasbettiğini bilmediğine, Allah adına
yemin etmesini istiyorum.
Kindî, yemin etmeye
hazırlandı. Hz. Nebi (s.a.v.):
"Yemin ederek bir mal'a
sahip olan kimse, Allah (c.c)'ya ancak elleri ayakları kesik olarak
varır." buyurdu. -Bunun üzerine Kindeli: ;- Arazi onundur, dedi.
İzah:
Dârimî,
fadâilu'l-Kur'an; Ahmed b. Hanbel, V, 212, 213, 284, 285.
Ahmed b. Hanbel'in
MiisnecTinde, Adiyy b. Umeyre tarafından rivayet edilen ve buradaki hadiseye
benzeyen bir haberde Kindeli olan şahsın adının İmriü'I-Kays olduğu
belirtilmektedir. Ancak bu, meşhur şair Îmriü'1-Kays değildir.
Kinde; Arabistan'ın
güneyinde cahiliye devrinde yaşayan bir kabiledir. Babalarının adına nisbetle
bu ismi almışlardır. Bunlardan bir kısmı Amr b. el-As'la birlikte Mısır'a
gitmişlerdir. Meşhur filozof Kindî, şâir Ebu'1-A'lâ el-Maarrî ve İmriü'1-Kays
bu kabileye mensupturlar.
Hadramevt, Arabistan
Yarımadasının güneyinde, Yemen'de bir yerin adıdır. Eski Hımyerîlerin merkezi
idi. Bu bölgeye mensup olan kişilere "Hadramî" denilir.
Hadiste konu edilen
hâdise Eş'as b. Kays tarafından rivayet edilmektedir. Eş'as, bundan evvelki İbn
Mes'ûd hadisindeki bir yahudi ile nizâh arazisi olup, Rasûlullah'a davacı olan
şahıstır. Ancak, olaylar arasında o kadar fark var ki, iki hâdisenin aynı
olduğunu söylemek mümkün değildir. O halde, İbn Mes'ûd tarafından rivayet
edilen önceki haber ile üzerinde durduğumuz haber ayrı ayn iki hâdiseye
aittirler. Zaten önceki haberde davacı durumunda olan Eş'as Kindelidir. Burada
ise davacı olan Hadramhdır. Kindeli ise davalıdır.
Bu haberin muhtevası,
metinde açıkça görüldüğü gibi bir arazi davasıdır. Şahıslardan birisi
arazisinin hasmının babası tarafından zorla elinden alındığını iddia ile
Rasûlullah'a dava etmiştir. Hz. Nebi, davaciya iddiasını isbat için delilinin
olup olmadığını sormuştur. Delilden maksat iki şahittir.
Davacı, şahidinin
olmadığını fakat, hasmının "Vallahi, bu arazinin onun olup babamın
gasbettiğini bilmiyorum" diye yemin etmesini istediğini söyledi. Kindeli,
teklif edilen yemine hazırlanınca Hz. Nebi (s.a.v.); yalan yere yemin ederek
bir mala sahip olan kişinin, Allah'a "eczem" olarak varacağını haber
verdi.
Eczem: Eli ayağı kesik,
bereketi, delili ve hareketi olmayan, cüzzamlı gibi manalara gelir.
Tıybî;"Eczemü'I-huccet;
konuşacak dili, elinde delili olmayan demektir. Yani, onun bir müslümamn
malını zulmen alması ve yalan yere yemin etmesi konusunda kendisini savunacak
delili yoktur." der.
Bunlardan hangisi
alınırsa alınsın, yalan yere yemin ederek, bir başkasının malını alan kişinin
âhirette büyük azaba uğratılacağı anlaşılmaktadır.
Kindeli şahıs; yalan
yere yemin konusundaki cezanın şiddetini öğrenince yemin etmekten vazgeçmiş ve
arazinin hasmına ait olduğunu kabul etmiştir.